Her gece yıkanırım. Havalar soğuk bu aralar; üşümemek için ben de duş ile diş fırçalamayı aynı ana denk getiriyorum geceleri. Zaten duştan çıktıktan sonra diş fırçalamak için pek vaktim de yok. Zorlu finaller nedeniyle banyo işleri aynı anda ve mümkün olabildiğince çabuk bitmeli olarak görüyorum şu an. O derece psikopata bağladım yani, anlayın halimi. İşte dün gece de, yıkanmanın bitimine yakın dişlerimi fırçaladım, ağzımı kuruladım ve diş fırçamı fırça kabına koydum. Son yazdığım, normalde sıradan bir cümle olarak görülebilir ama açıkçası benim için burada özel bir durum, tuhaf bir duygu söz konusu.
Anlatayım.
Ablam evlenmeden önce diş fırçamı fırça kabına bir türlü koyamazdım. Hem de benimkisi gayet küçük, az yer tutan ve teknolojiden de zerre nasibini almamış bir fırça olmasına rağmen. Çünkü diş fırçam; evdeki diğer fırçaların, büyük banatların arasında nedense duramaz ve dayanamayıp yere düşerdi hep. Fırça kabı da aşağıdan delikti o dönemler. Aradan mı sıyrılırdı, üstten mi devrilirdi bilmem ama yerden toplardım çoğu zaman. Sonra da fırça kabına değil çamaşır makinesinin üstündeki sabunların, tarakların, küçük aynaların vb. bulunduğu hasır sepete koymaya başladım. Genellikle de orada dururdu. Sonra ablam işe başladı. Fırçasını da, işi sebebiyle gittiği yerlere götürüyordu arada. Ama genelde fırça kabında oluyor, oradan görülebiliyordu. Benim de zaten hevesim geçmişti. Sepetin içerisinde duruyordu fırça; yerinden bir şikâyeti yoktu, üstelik gayet de memnundu halinden. Sonra ablam evliliğe doğru adımlar atmaya başladı. Değil fırçayı kabında görmek, fırçanın kendisini bile göremez oldum. Nadiren rastlıyordum ona, o da eğrisi doğrusuna denk gelirse. Diş fırçamı fırça kabına koymak için yer olsa da, benimkisi yine de sepetteydi. Arada farkında olmadan kaba koyuyordum, ama kafamda hala bir koşullanma vardı sepete koyacağım diye.
Ablam evlendi sonra. Aradan aylar geçti. Dün gece banyodan çıktım; bayağı ıslaktım ve havlu bakınıyordum. Diş fırçamı fırça kabına, annemin babamın fırçasının yanına koydum. O an fark ettim. Herkesin fırçası vardı da bir ablamınki yoktu. O uzaktaydı. Ben de diş fırçamı kaba koymuştum. Yıllardır gündelik hayatımın bir parçası olan, geçmişte bunun için de çaba gösterdiğim şey o anda olmuştu işte.
Mutlu değildim.
2 yorum:
nedense yakınlık duydum bu yazıya, acaba ablalık benimde bağlı bulunduğum bir müessese olduğu için mi. yalnız diş fırçası bir temizlik gereciyken böyle en olmadık zamanlarda, yeri hiç ama hiç dolduralamayacak bir "abla"yı hatırlatmaya da yarıyormuş. ya da hep akıldaymış da bu defa çok özleniyormuş. yanılıyor muyum?
I am a bloger, couple of days old (in cyber time). :) I am still looking for friends in the blog universe. If you have the time, please visit me at:
http://luminata55.blogspot.com
Yorum Gönder