
Tam anlamıyla ''Risin' up/Back on the street'' tadında bir hafta geçirdim. Sınavlar nedeniyle hayatı 'kaplanın gözü'nden görüp, kafamda tuğla kıracak raddeye geldim! Öylesine bir azim, öylesine bir cefa... Uykusuzluk had safhaya ulaşsa da, bu boş anımın sefasını sürüyor ve Rocky modundan çıkıp azimli bir sinemasevere dönüşüyorum. Bu açıdan da bir başka İtalyan'ın; tescilli provokatör, hemzemin yönetmen Pier Paolo Pasolini'nin Uccellacci E Uccellini/Şahinler ve Serçeler filmini takdim etmekten büyük haz duyuyorum. Zira genel çerçevede ve Pasolini'nin şu ana dek gördüğüm işleri içerisinde şüphesiz en eğlenceli, en iyi filmlerinden biri olma özelliğini taşıyor bu eser.

Evvela film son derece keyifli bir jenerikle açılıyor. Film ekibi baştan sona jenerikteki tekerleme biçimindeki şarkıyla tanıtılmış. Yine de çok uzun sürmüyor bu fasıl. Çünkü kadro son derece sınırlı; filmde iki başrol oyuncusu var ve handiyse tüm olaylar bu ikili arasında yaşanıyor. Büyük komedyen Toto hem din adamı, hem de baba rolünde oldukça başarılı; o dönem 18 yaşında 'havai bir genç' olup bugün 50'li yaşlarını süren, Pasolini'nin favori aktörlerinden Ninetto Davoli ise gençliğin verdiği toyluk, canlılık ve ateşle filmin 'güç kaynağı' olmuş. Bu iki aktöre de film boyunca bilgece konuşan bir karga eşlik ederek filmin ismini ve niteliğini vurgulamış.

Özü itibariyle de epey 'kasıntı' durabilecek bir filmmiş aslında Uccellacci E Uccellini/Şahinler ve Serçeler. Zira film her dem göndermelerle ve alegorik alt metinlerle bezeli. Öyle ki komünist lider Palmiro Togliatti'nin cenazesinden gerçek görüntüler bile yer alıyor filmde, hem de izleme babında düz bir algıyla alenen alakasız bir anda. Ancak Ennio Morriccone'nin hakkında olumlu sıfat yazmaktan bıktıracak kalitedeki müzikleri, iki 'yırtık' aktörünün yarattığı müthiş sinerji ve (bunu söylemekten pek hazzetmesem de) Pier Paolo Pasolini'nin başarılı yönetmenlik hamleleriyle gayet lezzetli bir film olmuş. Bu filmi de, tuhaf bir biçimde bugünlerde popüler olan ''damak tadıma uygun değil'' gerekçesiyle beğenmeyenlerin önüne ise yine Pasolini'nin Salo O Le 120 Giornate Di Sodoma/Salo ya da Sodom'un 120 Günü filmini koyuyorlarmış. Uyarmadı demezseniz, biz de nasipleniriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder