Rezalet, tam bir rezalet. İnsan içine çıkacak halim, ödül üzerine yazacak yüzüm yok. Hani Shakespeare'in şemsiyeciye söylediğini kendime de uyarlayabilirim artık; 'Sen en iyisi film yaz, hep film yaz, sadece film yaz'. Gülüyorum ya resmen. Hiç bu kadar ters köşe olmamıştım Oscar törenlerinde. İbret-i alem olsun diye noktasına virgülüne dokunmadan, son yazdığım tahmin postunu bırakıyorum. İçeriye gidip ağlayacağım: ) Skibbe de kovulmuş. Neyse vazgeçtim o yüzden. Resim arasından sonra nedeninine, nasılına geliyorum.
Slumdog Millionaire, belli ki çok sevildi. Teknik dallarda aldığı kurgu gibi ödüllere birşey demiyorum. Ama yönetmen dalında David Fincher alsaydı bence. Danny Boyle, Trainspotting'den sonra ne yaptı? Son derece vasat işler ve bir Superman felaketi... Zaten törende de şabalak gibi hareket edip ayar etti beni, paso da onu gösterdiler, işareti de çaktılar. Yönetmen Oscar'ına açıkçası salt filme değil, yönetmenlik kariyerinin ödüllendirilmesi kapsamında bakıyorum biraz da. Bu noktada da, hemen hemen her filmi bir 'modern klasik' olarak görülebilecek Fincher'in almasını tercih ederdim.
En iyi film müziği ödülü zaten A.R.Rahman'ın hakkıydı ama şarkı da nereden çıktı allahaşkına? Peter Gabriel Üstadın Wall-E'nin sonunda çalan, Down To Earth'ü dururken ne alaka yani? Üstelik burada gayet şaibe de gördüm. Federasyona çemkirip, barkovizyon gösterisi yapsam yeridir. Sonuçlar açıklandığında Hindu ekip zaten sahneyi ele geçirmişti! Sahne üzerinde onlar dururken, ödül açıklanıyor. Vay bana, vaylar bana... Onun dışında uyarlama senaryo da söylenenlere göre, içerisindeki ustalık bakımından The Curious Case Of Benjamin Button'a gitmeliydi ama böyle oldu. Orjinal senaryo da ise Milk favoriydi aslında. Ancak sürpriz gelir diye İn Bruges'e oynadım. Hakeza yardımcı kadın oyuncuda da favori Penelope Cruz'du ancak her daim yardımcı oyuncularda sürpriz geliyor; Amerikalılar da hem karakteri çok sevmişlerdir, hem de Benjamin Button başarılı olabileceğinden onun başarısıyla birlikte o da taçlandırılır diye plase Taraji P. Henson dedim. Burada girdiğim bir iddia sonucu da yemek kaybettim. Yine de bu kategorilere bir itirazım yok.
En iyi erkek oyuncuda Mickey Rourke'a üzüldüm açıkçası. Milk'i daha izlemediğimden ödülü alan Sean Penn'in performansına dair yorum yapamam ama yine de Rourke 'hayvani bir performans' göstermişti. Milk için gay lobisinin etkileri bariz tabi... Üzüldüğüm nokta ise; Sean Penn bu ödülü daha çok alır, yönetmen dalında bile alabilir. Ancak Mickey Rourke bir daha bu kadar yaklaşabilir mi bilemiyorum. Yine de ona hakkını teslim ettiler. Brad Pitt'in ona bir bakışı vardı ki 'koçum benim' dedim. Sean Penn'se 'kardeşim' diyerek zikretti onun ismini sahnede. Kıyak işti doğrusu! Kadın oyuncuda da nihayet Kate Winslet aldı. 'Orgazmdan daha zevkli anlar' yaşadı diyebilirim. Çoktan haketmişti. Yakışır.
Diğer kategoriler zaten beklendiği gibi geçti diyecekken, en iyi yabancı film dalında ödül alamayan Vals Im Bashir geldi aklıma. Ünlü bir özdeyişi devralıyorum; 'küfür ettireceksiniz bana şimdi'. Onun dışında en iyi film Slumdog Millionaire ve en iyi animasyon Wall-E olarak belliydi. Buralarda yanılmadım. O kadar da olsun diyeyim. En başarılı tahminim ise Hugh Jackman'ın 'aslanlar gibi' bir sunum yapacağını söylememdi. Onu da zaten başka bir siteye yazmıştım! Neyse ki şahane bir gösteri sundu bize. Genel anlamda da, ödül töreninde bu sene çok daha başarılı bir organizasyon vardı. Geçtiğimiz senelerdeki gibi hiç de bayık geçmedi, aksine oldukça akıcı ve seriydi. Özellikle dekor ve gösteriler müthişti. Rahmetli Oğuz Aral'ın veciz sözü gibi 'gereksiz taramalardan kaçınmıştı' organizasyon ve başarının sırrı biraz da buydu. Her yönüyle güzel bir geceydi işte. Velhasıl-ı kelam tipik Türk işi bir söylemle; 'yapanın ellerine sağlık, düzenleyenden Allah razı olsun'.