30 Haziran 2009 Salı

Desperate Living: Yaşamak Mı Bu? Hayat Mı Bu?


John Waters'ın kültün kültü Pink Flamingos/Pembe Flamingolar filminin bir nevi light versiyonu. İçinde fazla şeker yok, öbürü kadar da asitli değil. Ama aç karna içmek yine de mideyi bozar. Elbet tat olarak aynısının yerini asla alamıyor bu film ama benzer bir içimlik işte. Yönetmen ve favori oyuncuları demeyelim artık, hepsi bir aileden sayılırlar çünkü, bu filmde de absürdün ve sapkınlığın doruklarında gezinmişler. Sağolsunlar, bir John Waters klasiği olarak ellerinden geleni artlarına koymamışlar. Ama yine de film için eğlenceli denilebilir, tabi gastritten yana bir sorununuz yoksa. Bu arada başroldeki Mink Stole'un az önce bir resmini gördüm imdb'de(ki şu an tek pozu var Waters'la birlikte) teyze olmuş resmen. Bugün bile çekilse olay yaratabilecek bir film iken, o dönemlerde çekilmiş olmasına da 'zamanın ötesi' denmez de ne denir? Acıktım denir herhalde. Şahsen ben öyle diyip, mutfağa gidiyorum.

29 Haziran 2009 Pazartesi

27 Haziran 2009 Cumartesi

Otobüse Merhamet


1974 yapımı bir film olduğundan, bu filmin dönemin konjonktürüne bakarak yıllarca yasaklı kalmasını anlayabiliyorum. Üstelik yönetmeni Tunç Okan'ın o dönemde; söylemekten mastürbatif bir keyif alınan ünlü yaftayla 'hain' olarak anılmasını, yoğun bir şekilde eleştirilmesini... Ancak katiyetle kabullenemediğim, bugün; 'filmin Türk insanını hakir gösterme gayesi taşıdığı' abuklamasının güncelliğini korumasıdır. Otobüs, Anadolu insanını yeren yahut eleştiren bir film değil; aksine insanımıza büyük bir sevgi ve şefkat besleyen, onun saflığına, masumiyetine gönül indiren bir filmdir. Ve enfestir. Elbet eksikleri, gereksizlikleri vardır. Sözgelimi seks/maske sahneleri net bir şekilde olmamış. Ama 35 yıl önce, çorak Türk Sineması'nda eşine rastlanmayacak bir şekilde çiçek açıp, meyve vermiş, böylesine cesur bir filmle ilgili 'çekirdeksiz meyve istiyorum' tadında yorum yapmak bana gitmez.

Şunu söylemek gerek; Tunç Okan büyük bir iş başarmış. Filmin her adımına; senaryo, yönetim, kurgu, oyunculuk vb. imzayı çakmış. Tuncel Kurtiz ise o esnada çok yüreğe hançer saplamakla meşgulmüş meğer. O nasıl bir 'bizim otobüsü gördün mü gardaş' demektir? Yüreksöken bir oyunculuktu ve film, Zülfü Livaneli'nin de müzikleriyle unutulmaz bir hale geldi.

22 Haziran 2009 Pazartesi

Caché: Gizli Bahçede Açan Çiçekler


Ailemizin huysuz ve tatlı adamı Micheal Haneke, bu filmiyle de yine rahatsız işler peşinde. Huzur bozmak, keyif kaçırmak, şöyle rahatça uzanıp bir film izleyelim gayrı düşüncesinin içine etmek, dürtüklemek, icabında deşmek gibi envai çeşit serseriliği entelektüel bir formasyonda sergileyen bu kardeş; politikliğin dibine vurmuş Caché/Saklı'sında adeta bir virtüözite gösterisi yapıyor. Filmin politik okuması daha ayrıntılı bir şekilde buradan görülür ki, temelinde Fransa-Cezayir arasındaki düşman kardeşler ilişkisine ve kuşaklar üzerindeki etkilerine dair esaslı bir film olmuş bu. Yoksa aile içi ilişkiler özelindeki temayı ve burjuvazi eleştirisini, Haneke nispeten geri plana almış. Dedikten sonra ailemizin klası Daniel Auteuil ve matmazeli Juliette Binoche'nin de filmden selamları var diyelim, postu kapatalım.

20 Haziran 2009 Cumartesi

Le Notti Bianche: Beyaz Geceler


Köprüden Geçti Gelin
Saç Bağın Düştü Gelin Diloy Loy
Haldan Bilmez Diloy Loy
Laf Anlamaz Ne Çare

Eğil Bir Yol Öpeyim
Gençliğim Geçti Gelin Diloy Loy
Haldan Bilmez Diloy Loy
Söz Anlamaz Ne Çare

Köprüden Geçemiyom
Az Doldur İçemiyom Diloy loy
Haldan Bilmez Diloy Loy
Söz Anlamaz Ne Fayda

Sen Benden Geçtin Ama
Ben Senden Geçemiyom Diloy Loy
Haldan Bilmez Diloy Loy
Söz Anlamaz Ne Fayda

Diloy Diloy Diloy Diloy Loy
Haldan Bilmez Diloy Loy
Söz Anlamaz Ne Fayda

19 Haziran 2009 Cuma

Nueve Reinas: Ziyaa Ziyaa!


Aklından bir sayı tut, The Sting/Üçkağıtçılar ile çarp. Çıkan sonucu Ocean's Eleven/Ocean'ın 11'lisi filminin yeni versiyonuyla topla. Bulduğun değeri ise Olağan Şüpheliler/The Usual Suspects kareköküne al. Sonra beğenine göre çıkarma işlemi uygula. Ben bu filmi abartılı bulduğum için epey çıkarma yaptım ama sorun değil. Pi'yi 3, 14; matematiksel birimi Latin Amerika standartlarında aldık. Sonuçta ortaya Nueves Reinas/9 Kadın çıktı işte! Cevabı işaretliyor ve başka soruya geçiyoruz.

18 Haziran 2009 Perşembe

13 Haziran 2009 Cumartesi

Down By Law: Dosta Doğru


Hey Tanburi Efendi
Bir Şarkı Çal Bana
Siyah Beyaz Olsun
Eski Şarkılar Gibi
Hani New Orleans Yollarında
Yük Treni
Hani Bir Vagonun Tepesinde
İki Gezgin
Rüzgarda İnleyen Bir
Ağız Mızıkası
Dylan

5 Haziran 2009 Cuma

The History Of Violence: Şiddet Eski Bir Yalan, Habil İle Kabil'den Kalan


David Cronenberg, 'kötü insanları tanıma dönemi' kapsamında iki sene arayla çektiği iki filmden ilki The History Of Violence/Şiddetin Tarihçesi, diğeri ise Eastern Promises/Şark Vaatleri idi. İki filmde de Viggo Mortensen'in başrolü oynar, iki filmde birbirine ikiz gibi benzeyen iki kardeştir. Ama ilk göz ağrısına göz süzelim şimdilik. 2005 yılında vizyona girmişti bu film ve Cronenberg'in düşüşteki kariyerinin yeniden ayağa kalkması olarak görülmüştü. Şiddetin derin sularında dolanan, kesif tadı ve farklı bir keşif havasıyla beğenilen filmin, asıl olayı katliam ve son yemek sahnesi elbet. Tabi sevişme sahnesinin de filmin içeriğine katkısını yabana atmamak gerek. Bunun dışında içten içe hissedilen bir eksiklik hali hakim aslında filme ama yine de mesaj doğru şekilde iletilmiş. Katliam sahnesinde hatırlanan Cüneyt Arkın estetiğindeki gibi, kafa göz dalarak...

4 Haziran 2009 Perşembe

Suspiria: Korkma, Beni De Korkutacaksın


Dario Argento'nun 77 model marazi korku kültü, bugün bile rampaların ustası. Jantları ve tekerlekleri eskimiş, kırık dökük aynaları, eski püskü cakalı kaportası olabilir ancak aracın modeli Chrysler, Chevrolet yahut Mustang olunca yıl fark etmiyor; film jantiliğinden hiçbir şey kaybetmiyor. Korku janrının vasati ormanını açtığı patikayla yarıp geçen ve ardından gelen filmlere açtığı yolla, sağladığı referanslarla toz toplatan Suspiria hala ürpertiyle izlenebiliyor. Ne mutlu elbet Argento'ya!